Danışmanlık Talebi!
Hemen şimdi cevap vermeye hazırız! Danışmanlık almak için bize yazın.
Kişisel verilerin işlenmesine izin veriyorum ve kullanıcı sözleşmesi ile gizlilik politikasını kabul ediyorum.
FİRAR SUÇU
Firar Suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 292. maddesinde Hükümlü veya Tutuklunun Kaçması adı altında düzenlenmiştir. İlgili düzenlemeye suç siyaseti gereği aynı kanunun 293. maddesinde ise etkin pişmanlık hükümleri eklenmiştir. Maddenin 1. Fıkrasında düzenlenen suç bakımından Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesinin 4 fıkrası gereği tutuklama kararı verilemezken, 2. fıkrada yer alan düzenleme bakımından Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 102. maddesinin 1. fıkrası gereği tutuklama kararı verilebilir.
Hükümlü veya tutuklunun kaçması
Madde 292- (1) Tutukevinden, ceza infaz kurumundan veya gözetimi altında bulunduğu görevlilerin elinden kaçan tutuklu veya hükümlü hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Bu suçun, cebir veya tehdit kullanılarak işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Bu suçun, silahlı olarak ya da birden çok tutuklu veya hükümlü tarafından birlikte işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir katına kadar artırılır.
(4) Bu suçun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin veya kasten öldürme suçunun gerçekleşmesi ya da eşyaya zarar verilmesi durumunda, ayrıca bu suçlara ilişkin hükümlere göre cezaya hükmolunur.
(5) Bu maddede yazılı hükümler, ceza infaz kurumu dışında çalıştırılan hükümlüler ile hapis cezası adlî para cezasından çevrilmiş olanlar hakkında da uygulanır.
(6) (Mülga: 29/6/2005 – 5377/33 md.)
Etkin pişmanlık
Madde 293- (1) (…)102 tutuklu veya hükümlünün, kaçtıktan sonra etkin pişmanlık göstererek kendiliğinden teslim olması halinde, kaçtığı günden itibaren teslimin gerçekleştiği güne kadar geçen süre dikkate alınarak, verilecek cezanın altıda beşinden altıda birine kadarı indirilir. Ancak, kaçma süresinin altı ayı geçmesi halinde cezada indirim yapılmaz.
Hakkında usulüne uygun şekilde yargılama faaliyeti sürdürülmüş ve netice itibari ile geçici bir tedbir olan tutuklama kararı verilmiş veya kesinleşmiş mahkumiyet kararı verilmiş kişilerin ceza infaz kurumlarından izin olmaksızın ayrılmaları toplum nezdinde cezasızlık algısı ve güvenlik zafiyeti oluşturmaktadır. Uygulayıcılar tarafından kanun hükümlerinde tanımlanan suçları işlediği sabit olanlar veya kuvvetli suç şüphesi altında tutuklanan kişilerin, mahkeme kararına aykırı olarak hareket edebilme serbestisini ceza yaptırımına tabi tutarak, bir kez ele geçmiş hükümlü veya tutuklunun kaçmasını ceza yaptırımına tabi tutarak toplum barışı, güvenlik duygusu ve cezalandırma yetkisine olan güvenin tesis sağlanmak istenmiştir.
Firar suçunun failinin kimler olabileceği düzenleme içeriğinde, hükümlü ve tutuklu olarak açıkça belirtilmiş olup, ilgili düzenleme göz önüne alındığında suçun özgü suç olduğu kabul edilmektedir. Başka bir değişle bu suç tipi hakkında tutuklama kararı verildikten sonra kararın infazı başlamış ve dolayısıyla tutuklu sıfatını almış kişiler ve hakkında kesinleşmiş mahkumiyet kararı verilerek cezasının infazına başlanmış kişiler tarafından işlenebilir.
Hakkında tutukluluk kararı veya kesinleşmiş mahkûmiyet kararının infazına başlamamış, henüz ele geçmemiş, kamuoyunda firar olarak bilinen halde olan kişilerin eylemleri bu madde kapsamında değerlendirilemeyecektir.
İlgili suç tipi için iki tür seçimlik hareket belirlenmiştir. Bunlardan ilki Ceza İnfaz Kurumundan kaçma eylemidir. Söz konusu eylemin gerçekleşebilmesi için mahkeme kararı doğrultusunda tutuklu veya hükümlü bulunan kimsenin ceza infaz kurumunun fiili egemenlik alanı dışına çıkması halinde eylemin geçekleştiği kabul edilmektedir.
Diğer eylem türü ise gözetim altında bulunduğu görevlilerin elinden kaçması eylemidir. Kişinin duruşma, nakil vs. sebeplerden ötürü kamu görevi ifa eden görevlilerin gözetimi altında iken bu gözetimin dışına çıkacak şekilde, görevlilerin fiili kontrol alanı dışına çıkması ile suç tamamlanır. Örneğin duruşma amacıyla adliye getirilen sanığın, adliye tuvaletinden kaçması halinde bu suç tipi uygulanacaktır. Cezasının infazına başlanmış olan hükümlünün çeşitli yollar kullanarak ceza evi sınırları dışına çıkarak evine gitmesi halinde bu suç tipi oluşacaktır.
Firar suçu, uygulamada ilgili kamu görevlilerin tek taraflı olarak tutmuş oldukları tutanaklarla ispat edilmektedir. Söz konusu tutanaklar ise aksi ispat edilinceye kadar doğru kabul edilmekte, yargılama esnasında sanığın eşit silahlar kullanabilmesinin önünü kesmektedir. Bu kapsamda savunma makamınca ortaya konan deliller özel bir önem taşımaktadır.
Söz konusu suç, özellikle Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda bulunan hükümlülerin izinden dönmedikleri halde de ortaya çıkabilmektedir. İnfaz Kanunu’nun 97. maddesi iki günü geçmeyecek şekilde geç dönülmesini disiplin suçu kapsamında değerlendirirken, iki günü aşan geç dönmeleri firar eylemi olarak değerlendirmektedir. Firar eyleminin işlendiği yönünde kanaatinden hasıl olması halinde altı aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmedilir.
Söz konusu suç tipi teşebbüs hükümlerinin uygulanmasına olanak vermektedir. Örneğin firar etme kastıyla cezaevinden kaçma çabası içerisindeyken görevli jandarma personeli tarafından yakalanan kişi bakımından teşebbüs hükümleri uygulanacaktır.
Gözaltına alma, Adli Kontrol Kararı veya Gözetim Altında bulunma hallerinden kaçan kişi bakımından bu suçun işlenemeyeceği kanaatindeyiz. Kişilerin tutuklu veya hükümlü sıfatları bulunmaksızın bu suçtan soruşturma ve kovuşturma yürütülemez. Fakat Yargıtay tarafından verilen çeşitli kararlarda gözaltında bulunan kişilerin kaçması firar suçu olarak nitelendirilmiştir.
Firar eden kişi hakkındaki verilen mahkeme kararının özgü düzenlemeler sebebiyle tüm sonuçları ile ortadan kaldırılması halinde ne olacağı sorusu hakkında somut bir durum bulunmamaktadır. Özellikle karşılıksız çek sebebiyle verilen mahkûmiyet kararlarının bütün hüküm ve sonuçları ile ortadan kaldırılmasına karar verildiği hallerde söz konusu suç tipinin somut koşulları oluşsa dahi uygulanıp uygulanmayacağı tartışma konusudur.
İlk yorum eylem tarihi itibar ile suçun tüm şartları ile oluşması halinde, eylemin cezalandırılması gerektiği savunmaktadır. İkinci görüş ise, her ne kadar eylem tarihi itibari ile suç oluşmuşsa da, suça dayanak olan hükümlülük sıfatının geriye etkili olarak tüm hüküm ve sonuçları ile ortadan kaldırılması sebebiyle bu suç tipinden ceza verilemeyeceğini savunmaktadır. İkinci görüşün ceza hukukunun temel ilkeleri ile daha uyumlu olması ve suç siyaseti gereği tüm sonuçları ile ortadan kalkacağı zannıyla hareket eden kişinin bu kanaatinin korunması gerektiğini düşünmemiz sebebiyle ikinci görüşün uygulanması gerektiği kanaatindeyiz.
Suçun temel hali dışında başkaca suç doğuran eylemler veya birden fazla kişi ile organize bir şekilde işlenmesi halinde çeşitli artırım sebepleri öngörülmüştür.
Firar eylemi gerçekleştirilirken kişinin bir şeyi yapması, yapmaması ya da kendisi tarafından yapılmasına müsaade etmesi için kullanılan fiziksel güç kullanımı var ise cebirin varlığı kabul edilmektedir. Örneğin ceza infaz koruma memurlarının zor kullanmak suretiyle etkisiz hale getirilerek ceza evinden firar edilmesi halinde bu nitelikli hal uygulama alanı bulacaktır.
Firar eylemini gerçekleştiren fail tarafından bir başkasının, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya dokunulmazlığına, malvarlığına yönelik saldırı gerçekleştireceğinden bahsedilmek suretiyle kaçma eyleminin gerçekleştirilmesi halinde bu hal uygulama alanı bulacaktır. Örneğin görevli jandarma personelinin nakil esnasında eşinin ve çocuklarının öldürüleceğinden bahsederek firarı gerçekleştiren kişi hakkında bu maddeye dayanarak artırım uygulanacaktır. Söz konusu artırım halinde ceza miktarı bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına sebebiyet vermektedir.
Silah kavramı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun tanımlar maddesinde düzenlenmiştir. TCK m. 6/1f bakımından silah sınırlı sayıda düzenlenmemiştir, saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli her şey olarak kabul edilebilecektir. Bu kapsamda silah olarak nitelenen eşyanın ateşli silah olması şartı aranmamaktadır. Bu kapsamda ateşli silah, sopa, makas vb. her türlü eşya durumun şartlarına göre silah olarak sayılabilecektir. Bu enstrümanların kullanılması olay özelinde en azından kaçmayı kolaylaştırıcı veya korkutucu işlev görmesi halinde bu arttırım hali uygulama alanı bulacaktır. Örneğin sağlık kontrolleri için hastaneye götürülen kişinin masa üzerinde bulunan makas ile doktoru korkutarak camdan kaçmak suretiyle firar etmesi eyleminde bu hal uygulanacaktır.
Suçun birden fazla kişi ile birlikte, eylem ve amaç birlikteliği içerisinde işlenmesi halinde kanun miktarı artırım öngörmüştür. Suçun bir kişi yerine daha fazla kişi ile işlenmesi organizasyon ve kaçma kolaylığı sağlaması sebebiyle artırım öngörülmüştür. Bu halde kişilere verilecek cezada bir kat artırım uygulanacaktır.
Firar eylemini gerçekleştirme kastıyla hareket eden şüphelinin bu eylemi gerçekleştirirken çeşitli suçları işlemesi halinde bu artırım tipi uygulanacaktır. Bu kapsamda fail, firar eylemini gerçekleştirmeyi planlarken, planının dışında kalan ve fakat daha ağır sonuç doğuran suç tipini gerçekleştirmektedir. Bu haller kanunda sayılı olarak belirtilmiştir. Bu haller sırasıyla;
Firar eylemi gerçekleştikten sonra, altı ay içerisinde rızası ile teslim olması halinde takdir edilen ceza miktarında altıda beşinden altıda birine kadar indirime gidilir. Görüleceği üzere madde hükmü etkin pişmanlık hükmünü altı aylık süreye bağlamıştır. Bu süre sonrasında gerçekleşen teslim olma eylemleri indirim sebebi yapılamayacaktır. Diğer bir husus ise iradi olarak teslim olunmasıdır. Kişinin firar sonrası kolluk güçlerince yakalanması, ülkeyi terk etme esnasında sınır kapısında yakalanması vb. gibi durumlarda indirim uygulanmayacaktır.
Firar suçunda görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi’dir. Yetkili mahkeme ise suçun işlendiği yer mahkemesidir. Firar suçunun başkaca suçlarla birlikte işlenmesi halinde o suça tabi mahkemede yargılama yapılır. Örneğin kasten öldürme suçunun işlenmesi halinde görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemesi olacaktır.
Suç tipi şikâyete tabi değildir. Resmi görevlilerin tuttuğu tutanak savcılık makamına ulaşmasına müteakip soruşturma resen başlatılır.
Suç uzlaşmaya tabi değildir.