TEHDİT SUÇU NEDİR?
Tehdit suçu, Türk Ceza Kanunu’nun yedinci bölümünde yer alan hürriyete karşı suçlar başlığı altında yer almaktadır. İlgili suç tipi Türk Ceza Kanunu’nun 106. Maddesinde düzenlenmiş olup, 3 fıkra halinde düzenlenmiştir. İlk fıkra suçun basit halini, ikinci fıkra nitelikli halini ve üçüncü fıkra ise içtima hükümlerine ilişkin düzenleme içermektedir.
Tehdit suçu basit haliyle failin; bir başkasının, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya dokunulmazlığına, malvarlığına yönelik saldırı gerçekleştireceğinden mağdura bildirmesi halidir.
- Yasal Düzenleme
“Tehdit Madde 106- (1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Ek cümle:12/5/2022-7406/6 md.) Bu suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı dokuz aydan az olamaz. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(2) Tehdidin;
- a) Silahla,
- b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,
- c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
- d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir.”
- Düzenlenme Amacı
Kanun koyucu, bu suç tipinde yurttaşların huzur ve karar verebilme hürriyetini koruma amacı taşımaktadır. Kişilerin karar verme mekanizmalarının korku, endişe gibi faktörler olmaksızın işlemesini, yaşadıkları toplum içerisinde güven hissi ile hareket etmelerini sağlamak istemiştir. Bu mekanizmayı sakatlayan eylemleri ise cezalandırma yoluna gitmiştir.
- Tehdit Suçunun Basit Hali (TCK 106/1)
Tehdit suçu temel olarak bir tehlike suçudur. Bir sonuç netice ortaya çıkması aranmaksızın, fail tarafın yöneltilen irade beyanın mağdura ulaşması ile suç tamamlanır. Tehdit eylemin yöneldiği değerler kanuni düzenleme içerisinde tespit edilmiştir. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz;
- Kişiyi kendisinin veya yakınının hayatına yönelik saldırı gerçekleştireceği bahsiyle tehdit etmek,
- Vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit etmek,
- Malvarlığı itibariyle büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit etmek,
- Sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehdit etmek.
Kanun koyucunun bu sayımı genel bir çerçeve çıkarma amacı taşımakta, bu doğrultuda ise sair kötülük ile tehdit etmek şeklinde genel bir düzenleme ile suçun sınırlarını genişletmektedir. Bu kapsamda mahkeme tarafından yapılan yargılama esnasında yapılan açıklamaların mağdurun yönünden korkutucu olup olmadığı yönünde değerlendirme yapılmaktadır.
Suçun ortaya çıkabilmesi için tehdit eyleminin mağdura yönelmesi gerekmektedir. Fail tarafından gerçekleştirilen tehdit eylemi yüz yüze, telefonda olması gibi doğrudan mağdura yöneldiği hallerde suçun tamamlanması yönünde tartışma bulunmamaktadır. Fakat tehdit eyleminin doğrudan mağdura değil de üçün kişiye ulaşması halinde, tehdidin mağdura ulaşıp ulaşmadığının tespiti önem arz etmektedir. Burada failin saiki özel bir önem taşımaktadır. Tehdide konu açıklamaların mağdura iletilmesi amacıyla söylendiği hallerde suçun oluştuğunun kabulü gerekir. Fail bu durumda doğrudan ulaşamadığı veya ulaşmadığı mağdura ulaşması amacıyla tehdit içeren açıklamalarını üçüncü kişiye söylemekte, üçüncü kişi tarafından ise bu açıklamalar mağdura iletilmektedir. Örneğin Ahmet’in ortak arkadaşları olan Hasan’a “Ali, dediklerimi yapmazsa motoruna zarar vereceğim.” demesi ve akabinde Hasan’ın bu durumu Ali’ye iletmesi halinde suçun oluştuğunun kabulü gerekir.
Diğer bir hal ise tehdit içeren açıklamaların iletmesi pek muhtemel kişiye söylenmesi halidir. Bu durumda kişi sarf ettiği tehdit içerikleri sözlerin mağdura ulaşacağı kanısıyla hareket ettiği düşünülmektedir. Örneğin kişinin kardeşine yönelik olarak “Abin dediklerimi yapmazsa motoruna zarar vereceğim.” sözlerinin zikredilmesi tehdit suçunun sübuta erdiğini göstermektedir.
Diğer bir hal ise failin bu kastının bulunmadığı durumlardır. Fail mağduru tanımayan yakın arkadaşı yanında “Ali’yi öldüreceğim.” demesi, mağdura iletme kastının bulunmaması ve iletmesi muhtemel kişiye söylenmemiş olması sebebiyle suçu oluşturmayacaktır.
Hakaret suçunun oluşabilmesi için diğer bir şart ise, mağdura yönelen açıklamaların gerçekleşmesinin failin iradesine tabi olması gerekir. Bu kapsamda tehdide konu olan söylemin fail tarafından gerçekleştirebilecek niteliğe sahip, failin bu eylemleri gerçekleştirebilecek nitelikte olması aranmaktadır. Bu durum mağdur tarafından yanılsama ile failin bu durumda olduğunun objektif olması halinde de fail hakkında cezaya hükmedilir.
Diğer bir şart ise açıklamalara konu cümlelerin haksız veya hukuka aykırı bir nitelik arz etmesi gerekmektedir. Fail tarafından mağdura yönelen söylemler hukuki bir hakkın kullanımına ilişkin ise tehdit eyleminde bahsetmek mümkün görünmemektedir. Örneğin ev sahibi tarafından kiracıya yönelen “Evde ben oturacağım, evden çık yoksa mahkemeye başvurur ve tüm yargılama giderlerini sana ödetirim.” cümlesi tehdit suçunu oluşturmamaktadır.
- Kadına Yönelik Tehdit Eylemi (TCK 106/1)
Yukarıda sayılan basit halin biyolojik cinsiyet olarak kadın olan kişiye karşı işlenmesi halinde ise alt sınır altı aydan, dokuz aya çıkarılmıştır. Toplumsal olarak artan şiddet vakıaları ve kadına yönelen şiddetin engellenmesi amacıyla cezanın alt sınırı yönünden artırıma gidilmiştir.
- Malvarlığına Karşı Tehdit Suçu ve Sair Eylemlerle Kötülük Etme (TCK 106/1)
Tehdit eyleminin sadece malvarlığına zarar verileceğinden bahisle işlenmesi halinde daha az cezayı gerektiren durumun ortaya çıktığı kabul edilmektedir. Failin tehdit içeriği sadece malvarlığına yönelik ise altı aya kadar cezalandırılma yoluna gidilmektedir.
Kanun tarafından sayılan malvarlığı, yaşam, vücut dokunulmazlığı ve cinsel dokunulmazlığı dışında kalan; hukuk tarafında korunan değerlerine yönelen açıklamalar bu kapsamda değerlendirilmektedir.
- Tehdit Suçunun Nitelikli Halleri (TCK 106/2)
Kanun koyucu belirli şartlar dahlinde işlenen tehdit eyleminin basit hale göre daha fazla ceza gerektireceği yönünde düzenleme yapmıştır. Bu durum eylemin niteliği gereği hem bireyin iç huzurunu hem de toplum barışını daha fazla etkilediği varsayımına dayanmaktadır.
- Tehdit Suçunun Silahla İşlenmesi (TCK 106/2-a)
Tehdit suçunun silahla işlenmesi cezada artırım sebebi olarak öngörülmüştür. Bu durum silahın varlığının kişinin huzurunu bozmaya daha el verişli olması, toplumsal barışı daha fazla zedelemesi ve failin silahın yarattığı korku ortamını daha kolay kullanabilmesi sebebiyle ortaya çıkmıştır.
Silah kavramı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun tanımlar maddesinde düzenlenmiştir. TCK m. 6/1f bakımından silah sınırlı sayıda düzenlenmemiştir, saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli her şey olarak kabul edilebilecektir. Bu kapsamda silah olarak nitelenen eşyanın ateşli silah olması şartı aranmamaktadır. Bu kapsamda ateşli silah, sopa, makas vb. her türlü eşya durumun şartlarına göre silah olarak sayılabilecektir. Mağduru basit tehdide oranla daha fazla korkutabilecek nitelikte her türlü eşya silah kapsamında sayılmakta, bu durum ise ceza miktarının iki ila beş yıl arasına çıkmasına sebep vermektedir.
- Tehdit Suçunun Kendini Tanınmayacak Bir Hale Koyarak İşlenmesi (TCK 106/2-b)
Bu nitelikle halde ise fail tarafından gerçekleştirilen eylemler, mağdurun eylemin kim tarafından gerçekleştirildiğini bilmeme halini doğurması gerekir. Örneğin kişinin kar maskesi takarak mağdurun önüne çıkması ve tehdit içeren açıklamalarda bulunması halinde bu artırım uygulanacağı kabul edilmelidir. Bu durumda mağdur potansiyel tehlike kimden geleceği yönünde doğan belirsizlik sebebiyle daha fazla korkacağı için ceza miktarı iki ila beş aralığına çıkarılmıştır.
- Tehdit Suçunun İmzasız Mektupla İşlenmesi (TCK106/2-b)
İmzasız mektup, kim tarafından yazıldığı bilinmeyen veya belirlenemeyen halleri ifade eder. Bu nitelikli halde de failin belirsiz olmasının yarattığı korku ortamı daha fazla cezayı gerektiren hal olarak nitelendirilmiştir. Bu yazılı bildirim klasik mektup olabileceği gibi, mail, sms vb. olabilir. Gelişen teknoloji karşısında yazılı her türlü bildirim bu hal kapsamında değerlendirilmektedir.
Bu halin istisnası ise yazılı bildirimin içeriğinden, failin kim olduğu mağdur tarafından anlaşılabildiği hallerdir. Bu durumun tespit edilmesi halinde tehdit suçunun basit hali uygulama alanı bulacaktır.
- Tehdit Suçunun Özel İşaretle İşlenmesi (TCK 106/2-b)
Tehdit suçu içeriği gereği sözlü olarak işlenebildiği gibi bir takım davranış ve işaretlerle de işlenebilir. Burada temel ayrım suçun niteliği gereği gerçekleştirilen eylemlerin korku yaratmasıdır. Bu hal de ise fail mağdur ile girdiği etkileşim içerisinde simgesel öğeler kullanmaktadır. Bu durum tehdit eylemini karmaşıklaştırmakta ve tehlike ihtimalinin gerçekliğini mağdur özelinde artırmaktadır. Bu sebeple ceza miktarı artırılarak iki ila beş yıl arasında ceza takdir edilmiştir.
Örneğin mermi göndermek, tabut göndermek, iş yerinin kapısına kanla işaret bırakmak vb. eylemler bu kapsamda değerlendirilmektedir.
- Tehdit Suçunun Birden Fazla Kişi ile İşlenmesi (TCK 106/2-c)
Bu artırım sebebinin uygulama alanı bulabilmesi için iki veya daha fazla kişinin eylem ve fikir birlikteliği içerisinde, sayıca fazla olmalarının getirdiği korku ortamını kullanmaları halinde ortaya çıkar. Bu halin tespiti halinde de takdir edilecek ceza iki ila beş yıl arasındadır.
- Tehdit Suçunun Var Olan veya Varsayılan Suç Örgütlerinin Oluşturdukları Korkutucu Güçten Yararlanılarak İşlenmesi (TCK 106/2-c)
Bu artırım sebebinin uygulana bilmesi içim tehdit eyleminin var olan veya varsayılan suç örgütünün adı kullanılarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Halin uygulanabilmesi açısından failin örgütün üyesi/yöneticisi/mensubu olma şartı aranmamaktadır. Eylemin gerçekleştiği tarih itibarı ile suç örgütünün kesinleşmiş mahkûmiyet hükmü ile tanınmasına da gerek bulunmamaktadır. Söz konusu ağırlaştırıcı hal, tehdidi gerçekleştirme ihtimali bulunan kişilerin organize bir yapıda hareket etmesi, eylemi gerçekleştirme olanağının yüksek olması, tehdidin ne zaman ve kimden geleceğinin mağdur tarafından tespitini imkânsız olması sebebiyle ortaya çıkmıştır. Mağdur bu halde daha yoğun korku ve endişe hissettiği varsayılmaktadır. Bu halin tespiti halinde de takdir edilecek ceza iki ila beş yıl arasındadır.
- Sağlık Çalışanlarına Yönelen Tehdit
Kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline görevleri sebebiyle yönelen tehdit eylemlerinde ise ceza miktarında yarı oranında artırıma gidilecektir. (3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu Ek Madde 12).
- Görevli ve Yetkili Mahkeme
Tehdit suçunda görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi’dir. Yetkili mahkeme ise suçun işlendiği yer mahkemesidir.
- Tehdit Suçunda Şikâyet
Tehdit suçu mal varlığına yönelmesi veya sair kötülük yapılacağından bahsedilmesi halinde şikâyete tabi olup, şikâyet süresi mağdurun fiili öğrenme tarihinden itibaren altı aydır. Bu sürenin kaçırılması halinde soruşturma ve kovuşturma işlemleri gerçekleştirilemez.
Basit halin diğer korunan değerleri olan vücut bütünlüğü, cinsel dokunulmazlık veya yaşam hakkına yönelen tehdit suçlarının ve nitelikli haller kapsamında kalan eylemlerin soruşturulması ise, şikâyete bağlı değildir. Bu halde yargı makamları tarafından resen soruşturma ve kovuşturma işlemleri yürütülür.
- Uzlaşma
CMK’nın 253. maddesi düzenlemesinden hareketle, Tehdit suçunun soruşturması ve kovuşturması şikâyete bağlı olan haller uzlaşma kapsamındadır. Ayrıca kanun koyucu tarafından kapsam genişletilerek tehdit suçunun basit hali(TCK 106/1) tüm eylemler bakımından uzlaşma kapsamına alınmıştır.