Danışmanlık Talebi!
Hemen şimdi cevap vermeye hazırız! Danışmanlık almak için bize yazın.
Kişisel verilerin işlenmesine izin veriyorum ve kullanıcı sözleşmesi ile gizlilik politikasını kabul ediyorum.
KAMULAŞTIRMA NEDİR
Kamulaştırma esasen bir mülkiyet hakkı sınırlamasıdır. Bilindiği üzere gerçek ve tüzel kişiler hukuki düzen içerisinde ve kanuna uygun olarak sahip oldukları malları dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarruf etme yetkisine sahiptir. Bu yetkiye “mülkiyet hakkı denir” Mülkiyet hakkı Anayasa’nın 35. Maddesinde düzenlenmiştir.
“Madde 35 – Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.”
Aslolan mülkiyet hakkı tam ve sınırsız bir aynı haktır. Fakat Anayasada da belirtildiği gibi bu hak ancak “kamu yararı” amacıyla kanunla sınırlanabilir. Yani devlet toplumun daha mutlu, huzurlu ve düzenli bir şekilde yaşayabilmesi için kişilere ait bazı malları kamulaştırarak kişinin mülkiyet hakkını sınırlaması mümkündür. Bu sınırlamalardan biri ise kamulaştırma işlemidir.
Bu sınırlamanın temel esasları Anayasa’nın 46. Maddesinde düzenlenmiştir.
“Madde 46
Devlet ve kamu tüzel kişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir.
Kamulaştırma bedeli ile kesin hükme bağlanan artırım bedeli nakden ve peşin olarak ödenir. Ancak, tarım reformunun uygulanması, büyük enerji ve sulama projeleri ile iskân projelerinin gerçekleştirilmesi, yeni ormanların yetiştirilmesi, kıyıların korunması ve turizm amacıyla kamulaştırılan toprakların bedellerinin ödenme şekli kanunla gösterilir. Kanunun taksitle ödemeyi öngörebileceği bu hallerde, taksitlendirme süresi beş yılı aşamaz; bu takdirde taksitler eşit olarak ödenir.
Kamulaştırılan topraktan, o toprağı doğrudan doğruya işleten küçük çiftçiye ait olanlarının bedeli, her halde peşin ödenir.
İkinci fıkrada öngörülen taksitlendirmelerde ve herhangi bir sebeple ödenmemiş kamulaştırma bedellerinde kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz uygulanır.”
Kamulaştırma işlemi dışında da kişilerin mülkiyet hakkını sınırlandıran birtakım düzenlemeler mevcutsa da işbu yazımızın konusu kamulaştırmadır.
Bu sebeple yazımızın asıl kaynağı 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu olacaktır. Kamulaştırma Kanunu kamulaştırmanın tanımını, amaç ve kapsamını, kamulaştırma şartlarını ve kamulaştırmanın nasıl gerçekleştirileceğini, kamulaştıran malın bedel tespitinin esasları gibi birçok düzenlemeye yer vermektedir. İşbu yazımızda da öncelikle kamulaştırmanın konusu, kamulaştırma yapmaya yetkili merciler, kamulaştırma şartlarından ve devamında kamulaştırma kararının iptali için vatandaş olarak ne yapılabileceğinden bahsedilecektir.
Kamulaştırma, kamu yararının gerektirdiği hallerde özel hukuk tüzel kişileri ile gerçek kişilere ait olan taşınmaz malların tamamına veya bir kısmına, bedeli ödenmek üzere devlet tarafından el konulması veya ilgili taşınmaz üzerinde irtifak hakkı tesis edilmesi işlemidir.
Anayasa’nın 46/1 maddesinde kamulaştırma işlemini yapmaya Devlet ve kamu tüzel kişilerinin yetkili olduğu düzenlenmiştir. İl özel idareleri, belediye, köy, üniversiteler, Yüksek Öğretim Kurulu, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Kamu Kurumları kamu tüzel kişileri olarak sayılabilir. Kamu kurumları ise, Devlet Dairesi , Genel Müdürlük şeklinde kurumlar, belirli mesleklerin korunması için kurulanlar (Barolar vs) ve İktisadi Devlet teşekkülleri olarak sıralanabilir.
Bahsi edilen kamulaştırma yapmaya yetkili merciler kamu yararının varlığı halinde özel kişilere ait taşınmazlar yönünden kamulaştırma işlemi yapabilecektir.
Kamulaştırma şartları Kamulaştırma Kanunu’nun 3. Maddesinde düzenlenmiştir. Maddede özetle ;
İdarelerin yasal bir kamulaştırma yapabilmeleri için;
Burada tanımlanan ve kamulaştırma işlemi için aranan temel koşul kamu yararı koşuludur. Kamu yararının varlığı halinde bu varlığın bir karar ile onaylanması (bazı merciler için karar aranmamaktadır) ve başkaca idari süreçlerin tamamlanması gerekmektedir. Bu süreçlerin işletilmesinin temel amacı ise mülkiyet hakkının korunmasıdır. Kamulaştırma işleminin usulüne uygun yürütülmemesi, kamu yararı bulunmaması gibi durumlar da taşınmazı kamulaştırılan kişiler kamulaştırma işleminin iptali için dava açabileceklerdir.
Taşınmazının kamulaştırılması halinde kamulaştırma bedeli konusunda kamulaştırma yapan idare ile uzlaşamamanız durumunda “Kamulaştırma bedel tespit ve tescil davası” idare tarafından açılacaktır. Fakat kamulaştırma işleminin iptalinin talebi ancak taşınmaz sahibinin açacağı “kamulaştırma işleminin iptali” davası ile mümkündür. Bedel tespit ve tescil davasında “kamulaştırma işleminin usulüne uygun yürütülmediği, kamulaştırma işleminde kamu yararı olmadığı gibi hususlar dava konusu değildir.
Buna göre, taşınmaz maliklerinin, kamulaştırma kararına karşı açabilecekleri davalar şu şekildedir:
Taşınmaz maliki, kamulaştırma işleminin iptalini talep ediyorsa 30 gün içerisinde idari yargıda iptal davası açabilecektir.
2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 14. Maddesi’nde bu husus düzenlenmiştir.
“Madde 14 – (Değişik: 24/4/2001 – 4650/7 md.) Kamulaştırmaya konu taşınmaz malın maliki tarafından 10 uncu madde gereğince mahkemece yapılan tebligat gününden, kendilerine tebligat yapılamayanlara tebligat yerine geçmek üzere mahkemece gazete ile yapılan ilan tarihinden itibaren otuz gün içinde, kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal ve maddi hatalara karşı da adli yargıda düzeltim davası açılabilir. İdari yargıda açılan davalar öncelikle görülür.”
İştirak halinde veya müşterek mülkiyette, paydaşların tek başına dava hakları vardır. Açılan davaların sonuçları dava açmayanları etkilemeyecektir. Burada dava açma süresi usulüne uygun tebligat ile başlayacaktır. Kamulaştırma kararının tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde kamulaştırma kararının iptali için idari yargıda dava açılmadığı taktirde taşınmaz malikinin bu hakkı ortadan kalkacak ve kamulaştırma kararı kesinleşecektir.
Kamulaştırma işlemine karşı açılan iptal davasında görevli ve yetkili mahkeme, kamulaştırma kararının Cumhurbaşkanlığı tarafından alınması halinde iptal davasında görevli mahkeme Danıştay, diğer idareler tarafından alınması halinde ise taşınmazın bulunduğu yer idare mahkemesi yetkili ve görevlidir.
Yukarıda da ifade edildiği gibi, idare ile kamulaştırma bedeli hususunda anlaşılamaması durumunda idare tarafından taşınmazın bulunduğu Asliye Hukuk Mahkemesinde “kamulaştırma bedel tespit ve tescil davası” açılacak olup, kamulaştırma kararının iptali için dava açılması durumunda, dava açıldığında dair Asliye Hukuk Mahkemesine beyanda bulunulması gerekmektedir. İdare Mahkemesince yürütmeyi durdurma kararı verilmesi halinde Asliye Hukuk Mahkemesi, iptal davasını bekletici mesele yapacak ve iptal davası sonuçlanmadan tescile ilişkin herhangi bir karar veremeyecektir.
İdari yargıdaki iptal davasının neticesinde kamulaştırma işleminin iptaline karar verilirse, Asliye Hukuk Mahkemesi, idarenin bedel tespiti ve taşınmazın idare adına tescil talebini reddine karar verecektir.
Kamulaştırma sürecinin 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu’na ve Anayasa’ya uygun bir biçimde yürütülmesi kanuni bir zorunluluktur. Dolayısıyla kanuna aykırı yürütülen kamulaştırmanın iptali gerekir. Örneğin;
Kamulaştırma yapan idarenin yükümlülüğünün bulunmadığı bir kamu hizmetine ilişkin kamulaştırmanın iptaline ilişkin emsal Danıştay Kararı:
“Dava, davacının hissedarı olduğu,… İli,… ilçesi, … pafta, … ada, … sayılı parselin kamulaştırılmasına ilişkin 10.8.1999 günlü, 763 sayılı belediye encümeni kararının iptali İstemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; dosyanın İncelenmesinden her ne kadar belediye hizmet alanı olarak kamulaştırma yapılmışsa da kamulaştırma işleminin tebligatı yapılıp tamamlanmadan 7.9.1999 gününde yap-işi et-devret modeli ile LPG istasyonu yapılması için ihale yapılması karşısında kamulaştırmanın amacın LPG istasyonu yapılması olduğunun anlaşıldığı, bu durumda imar planında anılan yerin belediye hizmet alanı olarak belirlenmesi ve belediyelerin LPG istasyonu açıp işletmek gibi kanunla verilmiş bir görevinin bulunmaması nedeniyle dava konusu işlemin hukuka aykırı olarak tesis edildiği gerekçesiyle iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.” (Danıştay 6. Dairesi E: 2001/4741 K: 2002/5010 T: 12.11.2002)
Satın alma usulünün işletilmediği kamulaştırmanın iptaline ilişkin emsal Danıştay Kararı:
“Dosyanın incelenmesinden, yukarıda içeriği yazılı hükümler uyarınca ilgili idarelerden veya haricen yapılacak araştırma ile taşınmazın hissedarlarından olan davacıların ve adreslerinin tesbit edilmesi suretiyle satın alma usulünün işletilmediği, davacıların Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan kamulaştırma bedelinin tesbiti ve taşınmazın idare adına tescili davasına dahil edildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunundaki hükümlere uyulmaksızın tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” (Danıştay 6. Dairesi E: 2008/353 K: 2008/2371 T: 16.4.2008)
2.Maddi Hataların Düzeltilmesi Davası
Kamulaştırma yapan kurum, taşınmaz sahibine karşı “kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası”nı asliye hukuk mahkemesine açtıktan sonra, mahkeme davalı konumunda olan taşınmaz sahibine bir tebligat yapar. Tebligatta, kamulaştırılan taşınmazla ilgili kamulaştırma yapan kurumun kıymet takdiri tutanakları yer almaktadır. Söz konusu kıymet takdiri tutanakları, kamulaştırılan taşınmazın bütün niteliklerini kapsamaktadır. Ancak bazı durumlarda tebliğ edilen belgelerde bazı maddi hatalar yapılmış olabilir. (Örneğin kamulaştırılan taşınmaz üzerindeki ağaçların tamamı kıymet takdiri tutanağında gösterilmemiş olabilir). Bu durumda taşınmaz sahibi, asliye hukuk mahkemesinde “düzeltim davası” açarak, kendisine tebliğ edilen kıymet takdiri tutanağındaki eksiklik ya da yanlışlıkların giderilmesini talep eder. Maddi düzeltim davası da, iptal davası gibi 30 günlük hak düşürücü süre içinde açılmalıdır.
Kamulaştırmada mal sahibinin geri alma hakkı, kamulaştırma Kanunu’nun 23’üncü maddesinde “Mal sahibinin geri alma hakkı” başlığı altında düzenlenmiştir. Buna göre kamulaştırma bedelinin kesinleştiği tarihten itibaren, 5 yıl içinde kamulaştırılan alanda idarece, kamulaştırma veya devir amacına uygun hiçbir işlem ve tesisat yapılmaz veya kamu yararına yönelik bir ihtiyaca tahsis edilmeyerek taşınmaz mal olduğu gibi bırakılırsa, mal sahibi veya mirasçıları taşınmaz malı geri isteyebilir. Doğmasından itibaren bir yıl içinde kullanılmayan geri alma hakkı düşer.
Taşınmaz sahibinin geri alma davası açabilmesi için, aşağıdaki şartların gerçekleşmiş olması gerekir.
Ancak kurum, taşınmazı kamulaştırma amacının dışında başka özel kişilere satarsa, taşınmaz sahibinin dava için 5 yıl süre beklemesine gerek yoktur.
Bazı durumlarda taşınmaz malikinin taşınmazının tamamı değil bir kısmi kamulaştırılabilir. Bu kısmi kamulaştırma halinde kısmi kamulaştırmaya konu taşınmazın artan kısmı kullanılmaya elverişli durumda değilse, taşınmaz sahibi kamulaştırma kararının tebliğ edildiği tarihten itibaren 30 gün içinde, kamulaştırma yapan kuruma başvurarak kalan kısmın da kamulaştırılmasını talep edebilir. Başvuru üzerine kamulaştırma yapan kurum ek kamulaştırma yapmazsa, taşınmaz sahibi mahkemeye başvurarak kalan kısmın kamulaştırılmasını isteyebilir.